BeslenmeRuh ve Zihin

Dr. Ümit Aktaş: Depresyon Beyin Değil, Bağırsak Hastalığıdır

Depresyon da tek sorunun serotoninden kaynaklanmadığını aktaran Psikiyatrist Hatıloğlu probiyotiklerin tedaviyi destekleyici rolleri dışındaki yardımları tıbben kanıtlanmamıştır” diye konuştu.

“Mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin %95’i bağırsaklarda, %5’i beyinde üretiliyor” diyen Fitoterapist Ümit Aktaş, “Psikiyatristler neden hastaya antidepresan veriyor da ‘ev turşusu ye’ demiyor?” dedi.

Depresyonun beyin kimyası ile değil, vücudun ikinci beyni olarak nitelendirilen bağırsaklarla alakalı bir durum olduğunu söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Fitoterapi Eğitim Koordinatörü Dr. Ümit Aktaş’a göre, depresyondan korunmanın yolu, bağırsaklara yatırım yapmaktan, dolayısıyla bağırsaklardaki probiyotikleri artıracak beslenme şeklinden geçiyor.

Probiyotikler konulu yazılar


Mutluluk Kürleri

depresyon mutluluk kürleri kitap

Toplumda büyük bir mutsuzluk ve depresyon hali olduğunu belirten Fitoterapist Dr. Aktaş, depresyon, stres, hâlsizlik, uykusuzluk, fazla kilo gibi modern zamanlarla özdeşleşen sorunları “Mutluluk Kürleri” adlı kitabında irdeledi.

Çok satanlar listesinde yer alan kitabında Aktaş özetle; mutlu, zinde ve dolu dolu yaşamın doğru bir beslenme modeli ile mümkün olabildiğini söylüyor,

“Mutluluk sağlıkla, sağlık mutlulukla mümkündür” diyor. Yani Aktaş, bazı gıdaları “yiyerek”, bazılarını ise “yemeyerek” hem fiziksel sağlığın hem de mutluluğun yakalanacağı görüşünde.

Mutlu bir yaşam için sadece beslenme yeterli değil ama her şeyin başı, beslenme diyen Aktaş, bu tezini şöyle açıklıyor:

“Mutsuzluk veya depresyon denilince akla gelen ilk şey mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin. Serotonin maddesinin %95’ini bağırsaklardaki probiyotikler, %5’ini ise beyin yapıyor. Bağırsaklar aynı zamanda bağışıklık sisteminin en önemli organı. Bağışıklık hücrelerinin % 70’i bağırsaklarda bulunuyor. Yani gerek bağışıklık sisteminde, gerekse depresyonda düzeltmemiz gereken ilk ve en temel şey beslenmedir.”

Ruh sağlığı konulu yazılar


Beslenmeyi düzeltmeden hiçbir şeyi düzeltemiyorsunuz

Beslenme deyip geçmemek lazım; genetiğine müdahale edilmiş gıdalar, tarım ilaçları, hibrit tohumlar, fazla miktarda karbonhidrat, az miktarda yağ tüketmek gibi durumlar ruh halimizi fazlasıyla etkiliyor. Çünkü genetiğine müdahale edilmiş organizmalar, bizim de genetiğimize müdahale ediyor.

Antidepresan yazmak modernlik de, ‘turşu ye’ demek çağ dışılık mı?

Örneğin; 2015’de yapılan bir çalışmayla, insan gen yapısında tam 143 tane yabancı gen bulundu, yani bize ait olmayan gen. Bakterilere ait bu genler besinlerle vücudumuza giriyor. O yüzden her şey beslenme ile düzelmez ama beslenmeyi düzeltmeden hiçbir şeyi düzeltemiyorsunuz.

turşu

Nitekim bugün modern tıbbın düştüğü en büyük hata budur. Örneğin; serotoninin % 95’ini probiyotikler yapıyor dedik. O halde neden psikiyatristler hastalarına antidepresan veriyor da ‘ev turşusu ye’ demiyor.

Antidepresan yazmak modernlik de, ‘turşu ye’ demek çağ dışılık mı? Asıl dikkat edilmesi gereken konu beslenme. İlaçlarla depresyon düzelseydi, son 50 yıl içinde Amerika’da depresyon 6 kat artmazdı.”

ilgili yazı: Prof. Dr. Irving Kirsch: ‘Antidepresanlar Hiçbir İşe Yaramıyorlar ve Yan Etkileri Korkunç’


Depresyona neden olan diğer faktörler göz ardı edilmemeli

Dr. Hatılıoğlu ise Aktaş’ın antidepresanlar ve depresyon tedavisine yönelik tespitlerine karşı çıkıyor. “Türkiye’de ne yazık ki antidepresan kullanımı giderek artmaktadır” diyen ve depresyona yol açan diğer etkenlerin gözden kaçırılmaması gerektiğine vurgu yapan Dr. Hatıloğlu’nun görüşleri şöyle:

depresyon

Serotonin gibi nörotransmitterlerin (sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayan kimyasal) 1960’lı ve 70’li yıllarda olduğu gibi beyinde azalması nedeniyle depresyona yol açtığına artık eskisi kadar inanılmamaktadır.

Gerçek bir eksiklik olduğuna dair net kanıtlar yoktur. Yani sorun serotonin eksikliğinden değil, serotonin gibi nörotransmitterlerin reseptörlerle (hücre içine sinyal taşıyan protein) etkileşiminde bir bozukluk olduğu fikri günümüz çalışmalarınca ağır basmaktadır.

Beslenme konulu yazılar


Sinir hücrelerinin işlevlerinde bozulma görülüyor

Şimdilerde ise depresyon gelişiminde; normal miktarda nörotransmitter ve reseptör varlığında sinyal iletiminde bir yetersizlik olabileceği ve bu nedenle sinir hücrelerinin yaşamasını ve işlevini sağlıklı yapabilmesi için gerekli olan faktörlerin sekteye uğradığı düşünülmektedir.

Tekrarlayıcı depresyonlarda ise beynin bazı bölgelerindeki sinir hücrelerinin boyutunda azalma veya işlevlerinde bozulma ile beyin hacminin azaldığı görüntüleme çalışmaları ile gösterilmektedir.

Bu bilgilerin yanı sıra; serotonin, noradrenalin, dopamin dışında asetilkolin, GABA, glutamat, glisin gibi diğer nörotransmitterlerin de depresyona yol açtığı konusunda çalışmalar sürmektedir.

Antidepresanların etkisi bilimsel çalışmalarda defalarca kanıtlandı

Sağlıklı beslenmenin, sadece depresyon açısından değil, bedensel ve ruhsal olarak sağlığın devamlılığı açısından ele alınması gerektiğini dile getiren Hatıloğlu;

“Probiotik, prebiotik ya da antimikrobiyal tedavilerin psikiyatrik rahatsızlıklarda ana tedavi olmaktan ziyade tedaviyi destekleyici rolleri dışında yardımları tıbben kanıtlanamamıştır. Antidepresanların ise doğru tanı ve doğru kullanım ışığında psikiyatrik rahatsızlıklarda tedavi edici olduğu bilimsel çalışmalarca defalarca kanıtlanmıştır” dedi.


Sezaryen ve Normal Doğum

Bağırsaklarınıza yatırım yapın

2012 rakamlarına göre Türkiye’de antidepresan satışının giderek arttığını belirten ve “Son 9 yılda antidepresan satışında 2.5 kat artış var. Demek ki mutsuzluk ve depresyon azalmıyor, artıyor” ifadesini kullanan Dr. Aktaş, depresyondan uzak kalmak ve mutlu olmak için bağırsaklara yatırım yapmanın önemli olduğunun altını çiziyor.

hamile kadın

Bu yatırımın temeli insanın dünyaya gözlerini açtığı doğum esnasında atılıyor. Aktaş’a göre, doğum şekli ve çocukluk dönemindeki beslenme, kişinin sağlık karnesinde çok önemli bir faktör:

Sezaryenle değil, normal doğumla dünyaya gelenler daha şanslı

Çünkü insan, ilk probiyotikleri normal doğumla dünyaya gelirken doğum kanalında alıyor, sezaryenle doğanlar bu şansı kaçırıyor. Yine anne sütü vereceksiniz ki çocuğunuz prebiyotik alsın ve vücudunda geliştirsin.

Sonrasında paça çorbası, kemik suyu içireceksiniz, doğal gıdalarla besleyeceksiniz ki hem vücudundaki probiyotikler artsın hem de bağışıklık sistemi gelişsin. Bu dönemde çocuğu doğru beslemezsen, bağışıklığı gelişmez. O zaman bu çocuk erişinlikte bin türlü hastalıkla boğuşur, bunların başında da depresyon gelir.

Çocuklar leblebi gibi antidepresan kullanıyor

Bugün çocukların çok önemli bir kısmına antidepresan veriliyor. Çocuklar öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı gibi sorunlar nedeniyle leblebi gibi antidepresan kullanıyor ve zombi gibi oluyor. Derslerini çalışıyor, okulda başarılı ama uyumak veya dikkatini toplamak için ilaca ihtiyaç duyan, kimyasallarla yaşayan çocuklar var ve bunların oranı hiç de azımsanacak gibi değil.”

Bağırsak Sağlığı konulu yazılar


Depresyondan uzak durmak için glutensiz beslenmeyi, karbonhidrattan, şekerden uzak durmayı, işlenmiş gıdalar değil, doğal gıdalar tüketmeyi öneren Dr. Aktaş, bağırsaklardaki probiyotikleri artıran, serotonin salgılatan, dolayısıyla depresyondan koruyan besinlerden öne çıkanları şöyle sıralıyor:

Probiyotikleri Artıran Besinler

  • Ev turşusu, ev sirkesi
  • Paça çorbası ve kemik suyu
  •  Omega 3 zengini besinler
  • Keten tohumu, ceviz, semiz otu
  • mevsim balığı
  • Brokoli, lahana, karnabahar
  • Avokado
  • Yumurta ve tereyağı
  • Zeytinyağı
  •  Yeşil çay ve tarçın

Doğal Prebiyotik Gıdalar;

  • Ayran
  • Süzme peynir
  • Yoğurt
  • Lahana turşusu
  • Kefir
  • Pastörize edilmemiş turşu ve zeytin
  • Dhokla (nohut fermente edilerek yapılmış Hint aperatifi)
  • Dosa (pirinç ve siyah mercimek fermente edilerek yapılan geleneksel Güney Hint yemeği)
  • Idli (pirinç ve siyah mercimek fermente edilerek yapılan Hint aperatifi)
  • Kim Chi (baharatlı, keskin fermente edilmiş lahana, geleneksel Kore yemeği)
  • Miso (bir sos veya yaymak olarak kullanılan fermente soya salçası, popüler Japon gıdası)
  • Natto (fermente edilen soya fasulyesinden yapılmış Japon gıdası)

İlgili yazı: Prebiyotik Nedir ve Önemi? ‘Bakterilerimizi Beslememiz Gerekiyor’

Eğer emziren bir kadın antibiyotik alır ise bebek de antibiyotiklerin yan etkilerinden muzdarip olabilir. Probiyotik gıdalar ile beslenen bebeklerde bu belirtiler hafifler.

Yağ olmadan mutluluk olmaz

Dikkat çekilen noktalardan biri de yağdan zengin beslenme. Aktaş, “Yağ olmadan mutluluk olmaz” diyor ve hem depresyonun hem de kilo artışının yağdan değil, karbonhidrattan kaynaklandığını aktarıyor:

Günde Bir Kaşık Zeytinyağı Meme Kanserini Uzak Tutabilir

“Tahıllardaki gluten, bir numaralı depresyon kaynağıdır. Yüksek glisemik indeksi olan tahıllarla, şekerle ve karbonhidratlarla beslenmek, vücuttaki kan şekeri dengesini ve insülin metabolizmasını bozar. İnsülin metabolizması bozulan bir kişinin mutlu olabilmesi mümkün değildir. Huzurlu yaşayamaz, depresif olur.”

Sağlıklı Yağlar konulu yazılar

Yağdan değil şekerden korkun

İnsülin sorununun, kalp-damar hastalıkları ve diyabete yol açtığını da vurgulayan Aktaş, “Yağ kilo aldırmaz, çünkü yağın kalorisi yüksektir ama glisemik endeksi sıfırdır. Kan şekerini birden bire patlatmaz, dengeli, kotrollü ve yüksek enerji verir. Ama zeytinyağı ve tereyağı” diye konuşuyor.

Şeker konulu yazılar

Çikolatanın mutluluk verdiği kocaman bir yalan

O zaman “tatlı ve en çok da çikolata seratonini yükseltir ve mutluluk verir” tezi ne olacak? sorusuna “Büyük bir yalandan ibaret” yanıtını veren Aktaş’ın gerekçesi ise şöyle:

Çikolata

“Çünkü çikolatadan yeterli miktarda seratonin alabilmek için her gün kilolarca çikolata yemeniz gerekir. Bu durumda obez olursunuz, diyabet olursunuz, mutlu olamadığınız gibi şişmanlıktan ölürsünüz. Yani çikolatanın mutluluk verdiği, üretici firmaların yalanlarından başka bir şey değil.”

Diyabet konulu yazılar


21 Günde Mutluluk Olur Mu?

Yeşil Çay: Faydaları ve Yan Etkileri

Mutluluk Kürleri kitabında depresyonu önemli oranda azalttığı belirtilen 21 günlük bir kür de var. “Bu kürde kahvaltıda, öğlen ve akşam yemeğinde ne yenileceği, hangi takviyelerden yararlanmak gerektiğini gün gün anlatıyorum. Takviyelerden de bahsediyorum çünkü B12 olmazsa, D vitamini düşükse mutluluk olmaz” diyen Aktaş, stres altındayken gevşemeye yardımcı olacak ve tatlı isteğini azaltan tarifler de veriyor.

Depresyon’a Karşı Lavanta Kürü

  • 1 tatlı kaşığı lavanta.
  • 1 tatlı kaşığı anason.
  • 1 tatlı kaşığı papatya.
  • Hepsini 3 dakika kaynatın ve her defasında taze olarak hazırlayın.
  • Günde 3- 4 defa içilebilir.

Tatlı İsteğini Azaltan Çay

  • 1 tatlı kaşığı rezene.
  • 1 parça meyankökü.
  • 1 çubuk tarçın.
  • Bitkileri cam veya porselen bir bardağa koyun. Üstüne kaynar su ekledikten sonra ağzını kapatın. 5-10 dakika demlendikten sonra için. Günde 3-4 bardak içebilirsiniz.

Probiyotikler konulu yazılar


Probiyotiklerin Faydaları

Probiyotikler, vücutta, toksin ve kanserojen maddeler gibi, zararlı bileşiklerin oluşmasını önlemeye, zararlı bakterilerin ise çoğalmasını engellemeye yardımcıdır. Sindirim sistemi sağlığı için etkili olan probiyotiklerin faydaları şu şekildedir;

  • İshal ve kabızlık oluşumunun önlenmesine yardımcı olmaktadır.
  • Şişkinlik, hazımsızlık ve gaz problemlerinin giderilmesine yardımcı olmaktadır.
  • Mide bağırsak (gastrointestinal) rahatsızlıkların ve enfeksiyon oluşumlarının engellenmesine katkı sağlamaktadır.
  • İrritabl bağırsak sendromu, kolit ve diğer bağırsak sorunlarının önlenmesine yardımcı olmaktadır.
  • Bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlamaktadır.
  • Kandaki kolesterol ve şeker dengesinin sağlanmasına yardımcı olmaktadır.
  • Kilo kontrolünü sağlamaktadır.
  • Hastalık sonrası hızlı iyileşme sağlamaktadır.
  • Mantar enfeksiyonu ve alerjik reaksiyon riskini azaltmaktadır.
  • İdrar yolları enfeksiyonlarının önlenmesine yardımcı olmaktadır.
  • Diğer besinlerde bulunan vitamin ve mineralleri vücut tarafından emilmesine katkı sağlamaktadır.
  • Mesane kanseri riskini azaltmaya yardımcı olduğu düşünülmektedir.
  • Çocuklarda gelişen egzama semptomlarının azaltılmasına ve önlenmesine katkı sağlamaktadır.

Bağırsak Sağlığı konulu yazılar


Dr. Ümit Aktaş Kimdir?

Dr. Ümit Aktaş
Fitoterapi Uzmanı, M.Sc., PhD (C) Akupunktur Uzmanı, M.D.

1970 doğumlu olan Dr. Ümit Aktaş, Türkiye’de Fitoterapi uzmanı olarak eğitim alan ilk Tıp doktorlarından bir tanesidir.

Tıp Fakültesi eğitimini Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Akupunktur Uzmanlık eğitimini Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Fitoterapi Yüksek Lisans eğitimini ise Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde tamamlamıştır.

İstanbul’da kendi kliniğinde hasta kabul eden Dr. Ümit Aktaş, halen Bahçeşehir Üniversitesi Fitoterapi Eğitim Koordinatörü olarak görev yapmaktadır.

Dr. Ümit Aktaş, Mutluluk Kürleri, İlaçsız Yaşam ve Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi adlı kitapların yazarıdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu