Sağlık

Bağırsak Florası: Bağırsak Sağlığının Önemi ve Bağışıklık Sistemi İlişkisi

Sağlıklı Bağırsak Florası yani sağlıklı bağırsaklara sahip, iyi işleyen bir bağırsak, sağlığımızın temelidir. 

Tıpkı kökleri hasta bir ağacın gelişemeyeceği gibi, iyi işleyen bir sindirim sisteminden mahrum bir vücut da gelişemez. Bağırsaktaki bakteri nüfusu yani bağırsak florası, kökleri saran toprak gibidir.

Bağırsak bakterileri

Ona yaşama alanı, koruma, destek ve gıda sağlar. Biliyoruz ki, bir ağacın toprağın altındaki gizli, görünmeyen kökleri; ağaçtaki her dalın, her sürgünün, ne kadar yüksek bir dalda olursa olsun en küçük yaprağın bile sağlığında kritik rol oynar.

İnsan vücudu, çok fazla sayıda çeşitli mikro yaratıkların yaşadığı bir gezegen gibidir. Her birimizdeki hayatın çeşitliliği ve zenginliği, herhalde dünya üzerindeki hayat kadar şaşırtıcıdır! Sindirim sistemi, cilt, gözler, solunum ve boşaltım organları, trilyonlarca görülmez misafirle beraber mutlu bir şekilde varlığını sürdürür.

Hep birlikte, uyum içinde yaşayan bir makro ve mikro yaşam ekosistemi oluştururlar. Bu simbiyotik bir ilişkidir, hiçbiri diğeri olmadan var olamaz. Biz insanlar,  vücudumuzla birlikte her yere götürdüğümüz bu küçük mikro organizmalar olmadan yaşayamayız. 

Bağırsak Sağlığı konulu yazılar


En büyük mikrop kolonisi sindirim sistemimizde yaşar

bağırsak florası

Sağlıklı bir yetişkinin bağırsağında ortalama 1,5 – 2 kg. bakteri bulunur. Bütün bu bakteriler kaotik bir mikrop yığınından ibaret değildir. Bazı türlerin diğerlerine baskın olduğu ve yönettiği oldukça organize bir mikro dünya oluştururlar.

Vücudumuzdaki işlevleri bizler için o kadar yaşamsaldır ki, bağırsaklarımız sterilize edilseydi herhalde hayatta kalamazdık. Sağlıklı bir vücutta bu mikrobik dünya oldukça istikrarlıdır ve ortam değişikliklerine uyum gösterir. Bu dünyada kim kimdir, bir göz atalım.


Bağırsak Florası Grupları

Bağırsak Mikro Florası üç gruba ayrılır:

Esas veya Faydalı Bağırsak Florası

En önemli ve sağlıklı bir vücutta sayıca en büyük grup budur. Bu bakterilere, yerli dost bakteriler de denir.

Faydalı Flora üyeleri

  • Bifidobacteria
  • Lactobacteria
  • Propionobacteria
  • E. coli’nin fizyolojik nesilleri,
  • E. coli – Peptostreptococci
  • E. coli – Enterococci

Vücutlarımızda ne gibi iyi işler yaptıklarına ve bağırsak sağlığı için ne kadar önemli olduklarına detaylarıyla değineceğiz.

Fırsatçı Bağırsak Florası

Sayı ve kombinasyonları oldukça kişisel olabilen çeşitli mikroplardan oluşmuş büyük bir gruptur.

Fırsatçı Flora üyeleri

  • Bacteroids
  • Peptococci
  • Staphylococci
  • Streptococci
  • Bacilli
  • Clostridia
  • Enterobacteria (Proteus, Clebsielli, Citrobacteria vb.)
  • Fuzobacteria
  • Eubacteria
  • Catenobacteria
  • Mayalar

İnsan bağırsağında, şu ana kadar bilimin bulduğu ortalama 500 mikrop türü vardır. Sağlıklı bir insanda sayıları sınırlıdır ve yararlı bakteriler tarafından kontrol edilirler. Bu mikropların her biri, kontrolden çıktığında çeşitli sağlık sorunlarına ve bağırsak sağlığını etkileyebilecek kapasitededir.

Geçici Bağırsak Florası

Günlük olarak yiyecek ve içeceklerle aldığımız, genellikle mayalama özelliği olmayan gram-negatif basillerden oluşan çeşitli türlerde mikroplardır.

Bağırsak faydalı bakteriler tarafından iyi korunduğunda, bu gruptan mikroplar sindirim sistemi boyunca ilerlerken hiçbir zarar veremez. Ama faydalı flora hasar görmüşse veya işlevini iyi bir şekilde yerine getiremiyorsa, bu gruptan mikroplar hastalığa yol açabilir.

İnsan sindirim sistemi, başlangıcında ve sonunda dış dünyaya açılan uzun bir tüp gibidir. Dış dünyadaki zararlı her şeyin vücudumuza girmesi için sindirim sistemi mükemmel bir kapıdır. Her gün bol miktarda mikro organizmayı, kimyasalı ve toksini yiyor ve içiyoruz.

Probiyotik konulu yazılar

Peki, nasıl hayatta kalabiliyoruz?

Temel sebeplerden biri, sindirim yolunu boylu boyunca kaplayan bakteri tabakasıdır. Bağırsak epiteli üzerinde toprağın çimli kısmı gibi yayılan bu kalın katman; istilacılara, sindirilmemiş yiyeceklere, toksinlere ve parazitlere karşı doğal bir bariyer görevi görür. Nasıl toprak, çimli üst tabakası olmadığında erozyona uğrarsa, bağırsak duvarı da koruyucu bakteri katmanı olmazsa zarar görür.


Bakteriler Bağırsak Duvarını Nasıl Korur?

Bu bakteriler, fiziksel bir bariyer oluşturmanın ötesinde işgalci patojen mikroorganizmalara karşı antibiyotik benzeri, anti fungal ve anti viral maddeler üretirler.

Bağırsak Duvari

Yararlı bakteriler ayrıca organik asitler üreterek bağırsak duvarında pH seviyesini 4.0-5.0 dolaylarına düşürürler. Daha alkalin ortamları isteyen patojenik “kötü” mikroplar, bu rahatsız asidik ortamda rahatça üreyip gelişemezler.

Sağlıklı bağırsak florası, bağırsak duvarının sağlığını korumak dışında sindirim ve emilim işlemlerinde de aktif rol oynar. Hal böyleyken, dengeli bir bağırsak florası olmadığı takdirde, yiyeceklerin normal sindirimi ve emilimi imkânsızdır.

Bağırsak florası proteinleri sindirir, karbonhidratları fermente eder, yağları ve lifleri parçalar. Bağırsaktaki bakteri faaliyetlerinin yan ürünleri; mineral, vitamin, su, gaz ve pek çok diğer besini bağırsak duvarından kan dolaşımına taşımakta çok önemli rol oynar.

Bağırsak florası hasar görmüşse, dünyanın en iyi besinleri bile parçalanıp emilemez

Yiyeceklerin içindeki bazı maddeler, yararlı bakterilerin yardımı olmaksızın insan bağırsağında sindirilemez. Gıdasal lifler buna iyi bir örnektir. Sağlıklı bir florası olan bağırsakta lifler, kısmi olarak parçalanıp oligosakkaridlere, amino asitlere, minerallere, organik asitlere, bağırsak duvarını ve vücudun geri kalanını besleyecek diğer faydalı besinlere dönüştürülür.

Vücutta tüm faydalı fonksiyonların gerçekleşmesi, bakterilerin lifler üzerindeki çalışmasına bağlıdır. Ve bu iyi bakteriler hasar görüp lifler üzerinde çalışamaz hale gelirse, lifler kendi başlarına sindirim sistemi için tehlikeli hale gelir; kötü patojen bakteriler için uygun bir yaşam alanı oluşturur ve bağırsak duvarında iltihaplanmayı yükseltir.

Probiyotik konulu yazılar


GAPS (Bağırsak ve Psikoloji Sendromu)

Bağırsaklarımızdaki iyi bakteriler olmadan çoğumuzun sindiremeyeceği, liflerden başka bir madde daha var. Bu madde laktoz adı verilen süt şekeridir. Çoğu kişinin laktozu tolare edemediği bilinen bir gerçektir. Yani, bu kişiler sütü sindiremezler.

GAPS Diyeti ile 10 Binden Fazla Otizmli Çocuğu İyileştiren Dr. Campbell

Çoğu GAPS’lı çocuk ve yetişkin bu gruptadır. Anormal bağırsak florasına sahip kişilerin çoğunda çeşitli seviyelerde anemi görülür. Bu hiç de şaşırtıcı değildir. Bu kişiler, yiyeceklerden kan için gerekli vitamin ve mineralleri ememedikleri gibi, kendi vitamin üretimleri de hasarlıdır.

GAPS hastalarının çoğu solgun görünümlü ve kan testleri aneminin tipik belirtilerini işaret ediyor. Bu hastaların çoğuna doktorlar tarafından demir tabletleri reçete ediliyor. Ama aneminin tedavisi için demir tabletlerinden çok daha fazlası gereklidir.

Gaps konulu yazılar

Vücudun sağlıklı kan için aşağıdaki vitamin, mineral ve asitlere ihtiyacı vardır

  • Magnezyum
  • Bakır
  • Manganez
  • İyot
  • Çinko
  • B1 Vitamini
  • B2 Vitamini
  • B3 Vitamini
  • B6 Vitamini
  • B12 vitamini
  • C vitamini
  • A vitamini
  • D vitaminleri
  • Folik asit
  • Pantotenik asit
  • Amino asitler

Dünya genelinde yapılan çok sayıda araştırma, sadece demir desteği vermenin anemiyi tedavi etmediğini gösteriyor. Doktorların hala anemi hastalarına demir reçete ettiğini görmek beni üzüyor. Demir desteğinin, demir seven patojen bakteri üremesini artırarak yol açtığı pek çok yan etki var.

Ayrıca demir besin destekleri, GAPS hastalarında zaten çok hassas ve iltihaplı olan bağırsak astarındaki hücreleri de olumsuz etkiliyor. Anormal bağırsak florasına sahip kişilerde, bahsettiğimiz bütün bu faktörlere bağlı olarak çoklu besin eksiklikleri ortaya çıkıyor.

GAPS hastalarına yapılan testlerde çok sayıda önemli vitamin, mineral, temel yağlar, amino asitler ve diğer besinlerin eksikliği tipik olarak görülüyor.


Bağışıklı Sistemi

GAPS’lı hastaların bağışıklık sistemi sürekli risk altındadır.

Bağışıklık durumlarını test ettiğimizde diğer immunoglobulinlerin sayısı artabilirken, bazı immunoglobulinlerin bu hastalarda eksik olduğunu görürüz. Bağışıklık sisteminin tamamında, çeşitli hücrelerinde, enzimlerinde ve diğer kısımlarında zayıflama yaygındır.

Sindirim sisteminin sayısız bakteriyle kaplı epitel yüzeyi, hem sistemik hem mukozal bağışıklığın beşiği olarak tanımlanıyor.

bağışıklık sistemi

Bebekler olgunlaşmamış bir bağışıklık sistemiyle dünyaya geliyorlar. Bebeğin bağışıklık sisteminin olgunlaşmasında sindirim yolundaki sağlıklı bakteri florası hayati rol oynuyor. Hayatının ilk 20 gününde dengeli bir bağırsak florası oluşmazsa, bebeğin bağışıklığı tehlikelere açık hale geliyor. Bağırsak duvarı epitelinde yaşayan yararlı bakterilerin bağışıklığı düzenlemek için çok çeşitli yöntemleri var.

Sindirim sistemimizdeki temel veya yararlı bakteriler, bağışıklık sisteminin bağırsak duvarında yaşayan çok önemli bir üyesini, lenfoid dokuyu harekete geçirir ve yüksek miktarlarda lenfosit ve immunoglobulin üretilmesini sağlar.  

Bağışıklık Sistemi konulu yazılar

Bağırsak duvarındaki lenfositler, immunoglobulin üretirler. Bunların arasında en önemlisi Sekretuvar Immunoglobulin A’dır (IgA). Sekretuvar IgA, vücuttaki bütün mukus zarlarında lenfositler tarafından üretilen ve vücut salgılarıyla atılan bir maddedir.

Solunum yolu, burun, boğaz, idrar kesesi, idrar yolu, vajina, tükürük, gözyaşı, ter, doğumdan sonraki ilk süt, anne sütü ve elbette sindirim sistemi ile salgılarının mukus zarlarında bulunur. Görevi; işgalci bakterileri, virüsleri, mantar ve parazitleri parçalayıp etkisiz hale getirerek mukus zarlarını korumaktır.


Bağırsak Florası

Bütün olarak baktığımızda, bağırsak florasının durumunun bağışıklık sisteminin doğru çalışması üzerindeki etkisini ne kadar vurgulasak abartmış olmayız.

Bağışıklığımızın % 80-85’inin bağırsak duvarında yaşadığı tahmin ediliyor. Bakteri tabakasıyla kaplı bağırsak duvarı, bağışıklık sisteminin sağ kolu olarak nitelendirilebilir. Bakteri tabakası zarar görürse veya daha da kötüsü anormalleşirse, kişinin bağışıklık sistemi sağ elini kullanmadan çalışıyor demektir.

bağırsak florasının önemi

Bağırsak florası anormalleşen kişilerde gelişen çeşitli besin eksikliklerini detaylarıyla ele aldık. Bağışıklık sistemi sürekli beslenmezse çalışamaz.

İşini yapması için en iyi bilinen vitamin ve minerallere, amino asitlere ve yağlara ihtiyacı vardır.

Bağırsak Sağlığı konulu yazılar

GAPS hastaları anormal sindirim ve emilime bağlı olarak pek çok besinin eksikliğini yaşarlar. Bu yüzden bağışıklık sistemleri sadece dengesini kaybetmez, aynı zamanda yetersiz beslenir.

Anormal bakteri florası olan bir vücudun bağışıklık sistemi, çoğunun bağışıklığa doğrudan yıkıcı etkisi olan toksik maddelere açık hale gelir. Bu toksinler, GAPS hastasının bağırsağında ve vücudunun diğer yerlerinde yararlı bakterilerin kontrolü olmaksızın mutlu bir şekilde yaşayan fırsatçı mikroplardan yayılırlar.

Bağırsak florası anormal olduğunda bağırsak duvarı hasarlı ve sızıntılı hale gelir. İşgalciler ve sindirilmemiş yiyecekler, bağırsağın hasar görmüş epitel bariyerinden durmaksızın geçer. Yetersiz beslenmiş, zayıf, dengesi kaybolmuş ve toksinlenmiş olan bağışıklık sistemi bütün bunlarla ilgilenmek zorunda kalır.


Bağırsak Florasına Neler Zarar Verir?

Bağırsak floramızın sürekli olarak karşı karşıya kaldığı tehlikelere bir bakalım.

Antibiyotikler

Penisilinler, Tetrasiklinler, Aminoglikozitler, Antifungal (anti-mantar) antibiyotikler. Antibiyotiklerin sadece bağırsakta değil, vücuttaki diğer organlarda ve dokularda yaşayan yararlı bakteriler üzerinde de yok edici etkisi vardır. 

antibiyotikler

Modern dünyada, bu faktörlerin çoğundan kaçmak imkânsızdır.

Antibiyotikler; bakteri, virüs ve mantarları iyi huyludan kötü huyluya dönüştürür ve dokulara saldırıp hastalık yaratma yeteneği kazandırır. Antibiyotikler, bakterileri antibiyotiklere dayanıklı hale getirir.

Antibiyotik konulu yazılar

Diğer ilaçlar

Ağrı kesici ve analjezikler, steroid ilaçlar, doğum kontrol hapları, uyku hapları, mide ekşimesine karşı verilen ilaçlar, sinir yatıştırıcı ilaçlar.

Beslenme

İşlenmiş ve şekerli karbonhidratların tüketilmesi,  bebeklerin biberonla beslenmesi, uzun süre oruç tutmak, aç kalmak ve aşırı yemek.

Hastalıklar

Tifo, kolera, dizanteri, salmonella gibi bulaşıcı hastalıklar ve bazı virüs enfeksiyonları, ameliyat, kemoterapi, hormon tedavisi ve radyoterapi.

Stres

Uzun süreli fiziksel veya psikolojik stres.

Diğer faktörler

Fiziksel yorgunluk, ileri yaş, alkol, kirlilik, toksik maddelere maruz kalmak, mevsimsel faktörler, iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalmak ve sert iklimler

Modern dünyada, bu faktörlerin çoğundan kaçmak imkânsızdır. Her birimizin bağırsağı kendine has bir mikrop karışımıyla doludur. İlaçlar ve saydığımız diğer faktörlerin etkisiyle bu bağırsak florası, her birimizde kendine has bir şekilde değişir, hepimiz farklı sağlık sorunlarına yatkın hale geliriz. 

Bu süreç önceden kestirilemez. Bilim, bağırsak anormalliklerini tedavi etmek bir yana, henüz bağırsaktaki mikropların hepsini test edecek güvenilir bir yöntem geliştiremedi.

Her yeni doğan bebek bağırsak florasını annesinden aldıkça, floradaki hasar da nesilden nesile aktarılıyor ve giderek şiddetleniyor. Bunu, anormal bağırsak florası sorunlarının nesiller içinde daha ciddi hale gelmesinden anlıyoruz.”

Bağırsak Kanseri (Kolon Kanseri) konulu yazılar

Kaynak: “GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu için Doğal Tedavi Yöntemi” kitabı;
Yazar: Uzm. Dr. Natasha Campbell-McBride, MD

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu