Ruh ve ZihinSağlık

Triptofan ve Önemi Nedir? Triptofan İçeren Besinler Nelerdir?

Triptofan nedir sorusunun yanıtından önce bu konuyla ilgili yaşanan durumu belirtmek gerekir. Triptofan’ın etkileri, 30 yıldan daha uzun bir süre boyunca, 1988’de bu kanıyı değiştiren bir olay yaşanana kadar, hep olumlu olarak görülmüştü. 1988 yılında bu ürünü kullanan 1000’den fazla insan zarar görürken 37 kişi de hayatını kaybetti.

CDS tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, bu olayın nedeninin Triptofan desteği olmadığını, ürünün içindeki bir kontaminasyon olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ancak, bu bilginin ortaya çıkması, FDA tarafından ürüne konmuş olan yasağı etkilememiş, Söz konusu yasak günümüzde hala devam etmektedir.


Triptofan Nedir?

Triptofan (Trp,W) proteinleri oluşturan 20 aminoasitten biridir. Genetik kodu UGG’dir. Nonpolar bir aminoasittir. İndol halkası içerir. Esansiyel bir aminoasittir. Glukojenik ve ketojenik aminoasittir. Piruvat ve asetil KoA üzerinden yıkılır. Yapısında bulunan indol halkası çeşitli bileşiklerin yapısına katılır. Bunlar serotonin ve melatonindir. Karaciğerde triptofan yıkımı ile nikotinik asit sentezlenir. Vücutlarımız Triptofanı üretemedikleri için, bu maddeyi içeren besinleri yiyerek ya da takviye alarak sağlamalıyız.


Triptofan Gerçekleri

Aminoasit Triptofan, serotonin ve melatonin gibi sinir ileticileri için hayati bir elementtir. Bu tip kimyasal taşıyıcılar, vücudumuzdaki sinirleri bir hücreden diğerine taşırlar. Basit bir ifadeyle açıklayacak olursak, bu taşıyıcılar vücudumuzda yeterli miktarda olmadığı zaman beynimiz fonksiyonlarını doğru şekilde yerine getiremez.

Aminoasit Triptofan, serotonin ve melatonin elementlerinin üretimine yardımcı olduğundan, vücudumuzun bunu triptofan içeren besinlerden ya da desteklerinden yeterli miktarda almasının yaşamsal önemi bulunmaktadır.

Üzerinde yapılan çalışmalar, vücuttaki serotonin seviyesinin yetersizliğinin depresyon ve uykusuzluğa neden olduğunu ve bu gibi olumsuz durumların serotonin seviyesinin düşmesiyle daha da kötüye gittiğini göstermektedir.

Vücudumuz aynı zamanda Aminoasit Triptofanı Niasin diye de bilinen B3 vitamininin oluşturulmasında kullanır. Çoğu beslenme uzmanları, eğer vücudumuzu yeterli miktarda triptofan içeren besinlerle takviye edecek olursak, vücudumuzun da kandaki kolesterolü ve trigliseriti azaltacak olan Niasin’i yeterli miktarda üretebileceğine inanırlar. Niasin aynı zamanda depresyonun azalmasına da yardımcı olur.


Triptofan Metabolizması İçin Gerekli Olan Besin Maddeleri Nelerdir?

İşlevlerini vücudumuzda etkin bir biçimde yerine getirebilmesi için B6 vitaminine gereksinim vardır. Triptofan’ı besleyen diğer elementler ise C vitamini, B9 vitamini (folate) ve magnezyum mineralidir.

İlgili Yazılarımız

Hangi Besinler Yüksek Triptofan Kaynağıdır?

Mükemmel triptofan kaynağı olan çok çeşitli besinler vardır, bunlardan en iyi bilinen kaynak da hindidir. Diğer yüksek kaynaklar: tavuk, dana, kahverengi pirinç, fındık, balık, süt, yumurta, peynir, meyve ve sebzelerdir. Bu besinler, içindeki triptofandan dolayı depresyona iyi gelen yiyecekler arasında yer alır.

Daha fazla karbonhidrat içeren besinleri yemek triptofan emilimizi artırmanın ve serotonin üretimine yardımcı olmanın en iyi bir yoludur, bu da vücudun gevşemesine ve uykusuzluk sorunlarıyla baş etmenize yardımcı olur.

Uyarı: Kimyasal bir ilaç kullanırken triptofan veya onun ikincil bir ürünü olan 5-HTP alınmamalıdır. Yine depresyon uyku sorunları için kullanılan Valerian ( kediotu kökü ), St John’s Wort ( sarı kantaron ) gibi bitkisel ilaçlar da sentetik anti depresanlarla aynı anda kullanılmamalıdır. Bazı bitkisel ilaçlar bazı kimyasal ilaçlarla etkileşime girebilmekte ve de olumsuz sonuçlar doğabilmektedir.

Bu nedenle, triptofan düzeylerini artırmak için, aşağıdakileri dikkate almalısınız;

  • Aç karnına yukarıda belirtilen gıdaların alımını artırın.
  • Takviyeleri tüketmeden önce doktorunuza danışın.

Böylece yukarıda bahsedilen besin kaynaklarını diyetinizin bir parçası yaparak vücudunuzdaki triptofan seviyelerini yükseltmek, doğal olarak B3 vitamini ve serotonin üretmenize yardımcı olur. Bu da ruh halinizi yükseltir, iştahınızı düzenler, dinlenmenizi sağlar ve de daha iyi uyumanıza yardımcı olur.

Triptofan İçeren Besinler Grafiği

Triptofan İçeren Besinler

Et: Sığır karaciğeri, koyun eti, geyik eti, tavuk göğsü, dana karaciğeri ve hindi göğsü gibi yağsız etler ve kırmızı et triptofan bakımından zengindir.

Balık: Morina, ton balığı, pisi balığı, sardalya, uskumru, karides, levrek, somon ve tarak kabuğunun triptofan açısından zengin olduğu bulunmuştur.

Peynir: Bir başka triptofan içeren besin ise peynirdir ve her gün tüketebilirsiniz. Süzme peynir, kaşar işlenmiş peynir, gravyer peyniri ve tofu gibi çeşitli türlerde peynirleri tüketebilirsiniz.

Meyve: Muz, çilek, elma, portakal, böğürtlen, ananas, avokado ve şeftali bu esansiyel amino asidi içerir bu meyveleri diyetinize dahil edebilirsiniz.

Kuru yemiş: Fıstık, ceviz, antep fıstığı, kaju fıstığı, badem ve kestane triptofandan zengin kuru yemiş örnekleridir.

Sebze: Kuşkonmaz, hardal yeşilliği, kış kabağı, patlıcan, ıspanak, brokoli, bezelye, yosun, lahana, soğan, domates, mantar, karnabahar, patates ve salatalık bu esansiyel amino asit bakımından iyi kaynaklardır.

Bakliyat: Kuru fasulye, soya fasulyesi, barbunya fasulyesi, maş fasulyesi ve nohut zengindir. Kırmızı ya da kahverengi pirinç, buğday, mısır, arpa ve yulaf tüketimi de kandaki triptofan düzeylerini artırmak için yardımcı olur.

Tohumlar: Kabak, çemen, susam, keten tohumu ve ayçiçeği kavrulmuş tohumları triptofanı bol miktarda içerir.


Triptofan’ın Yaygın Etkileri

Triptofan’ın depresyon tedavisi üzerindeki etkileri:

Araştırmalar, aminoasit triptofan seviyesi düşük olan insanlarda depresyon hastalığı sorununun ortaya çıktığını göstermektedir. Hastalarının tedavilerinde besin yoluyla tedaviyi tercih eden hekimler, depresyon tedavisi için kullanmaktadırlar.  Beyindeki serotonin ve melatonin seviyelerinin arttırılarak depresyon sorununun azaltılması amaçlanır.

Önemle bilinmelidir ki, çoğu insanın inandığı gibi depresyon için kullanılan Prozac ve Zolaft benzeri antidepresanlar vücudumuzdaki serotonin seviyesinin artmasını sağlamaz. Antidepresanların aslında yaptıkları iş, beyinde bulunan mevcut serotonin miktarını limitli tutmaktır.

Uyku için L Triptofan

Araştırmalar, serotonin seviyesinin düşük olmasının uykusuzluk problemine neden olduğunu göstermektedir. Eğer uykusuzluk şikâyetiniz varsa reçeteyle alacağınız L Triptofan iyi bir çözüm olacaktır.

İştah kesici

Araştırmalar göstermektedir ki, serotonin seviyesi arttıkça iştah azalır. İştah kapatıcı etkisi sebebiyle kilo kontrolü programlarında kullanılabilir.

Triptofan’ın Sağlık Üzerindeki Diğer Etkileri;

  • Ağrıya dayanıklılığı arttırır.
  • Azalan gelişim hormonlarını çoğaltır.

Çoğu ülkelerde yasaklanmış olması gerçeği yüzünden 5-HTP diye bilinen Triptofanın ikincil ürünü kullanılabilinir.


Triptofan Ne İşe Yarar

Triptofanın biyodönüşümü sonrası ortaya çıkan serotonin aşağıdaki vücut fonksiyonlarının düzenlenmesinden sorumludur:

  • Mod
  • Uyku
  • İştah
  • Bilişsel fonksiyonlar
  • Vücut sıcaklığı
  • Acıya karşı hassaslık
  • Cinsel davranışlar

Duygu durumumuz, modumuz ve iyilik hissimiz serotonin seviyeleri tarafından direkt ve dolaylı yoldan etkilenmektedir. Bu nörotransmiterin düşük seviyelerde olması anksiyete, sinirlilik hali, duygusal düzensizlikler ve depresyona yatkınlıkta artış gibi semptomlar ile ilişkilendirilmiştir.

Nörotransmiter madde uyku döngüsünün düzenlenmesine katkıda bulunur ve dikkatlilik halini doğrudan etkiler. Uyumak ve dinlenmek, vücudun günlük stresten kurtulması ve düzenli, şiddetli egzersizlerden kaynaklı oluşan yıpranma sonucu aldığı hasarın iyileşmesi için gereken en önemli süreçlerdir. İyi bir gece uykusu sadece bilişsel fonksiyonları etkilemekle kalmaz, aynı zamanda fiziksel görünümü de etkiler. Sakin ve derin bir uyku, büyüme hormonu salınımını tetikler ve şiddetli fiziksel egzersiz sonrası oluşan kas hasarının tamirine katkıda bulunur.

Tokluk Hissi

Serotonin seviyeleri tokluk hissini de etkiler. Nörotransmiter madde, vücudun tokluk merkezinin bulunduğu alt orta hipotalamusun özünü etkileyerek tokluk hissini düzenlemeye yardımcı olur. Serotoninin etkileri özellikle karbonhidrat tüketimi ile alakalıdır. Karbonhidrat tüketimi kandaki insülin seviyelerinin artmasına neden olarak serotonin salınımını tetikleyici etkiler ortaya çıkarır ve bu sayede kişinin tatmin olmuş ve iyi hissetmesini sağlar. Üzgünlük, sinirlilik veya anksiyete gibi durumlarda serotonin seviyeleri düşük olduğundan tokluk düzgün bir biçimde kontrol edilemediği için aşırı derecede besin tüketimine yatkınlık görülebilir.

Bu tür durumlarda tatlı besinlere karşı sıklıkla duyulan arzu serotonin seviyelerinin düşük olmasından kaynaklanır. Öğleden sonra ve gece vakti, insanların genellikle karbonhidrat içeriği zengin besinler tüketmek istemesinin sebeplerinden bir tanesi, günün bu zamanlarında serotonin seviyelerinin diğer zamanlara oranla daha düşük olmasıdır. Normal serotonin seviyesine sahip insanlar daha tatmin olmuş hissederler ve iştahlarını kontrol altında tutmayı başarabilirler. Bu nörotransmiter maddedeki bir eksiklik, tokluk hissinin düzenlenmesini ve vücut ağırlığının kontrol edilmesini neredeyse imkansız bir hale getirir. Bu nedenle, vücut ağırlığının çok fazla olduğu durumlarda, bu durumla başa çıkmak veya bu tarz durumları önlemek için serotonin seviyelerini yeterli miktara çıkarmak çok önemlidir.

Serotonin sinir hücreleri arasındaki iletişim açısından da büyük bir öneme sahiptir. Serotonin miktarındaki artış sinir hücrelerinin iletişimini daha verimli bir hale getirirken aynı zamanda beyinsel ve bilişsel fonksiyonlar ile konsantrasyonun gelişimine katkıda bulunur.

Dahası, serotonin vücut sıcaklığını da etkileyen özelliklere sahiptir. Uyarılan merkezi sinir sistemi reseptörüne bağlı olarak, hipotermi veya hipertermi durumları meydana gelebilir.

Serotonin vücudun acı mekanizmasını etkileyen duyu yollarını düzenleyici bir faktör görevi görmektedir. Genellikle kişi endişeli veya üzgünken ortaya çıkan kandaki serotonin seviyelerinin normalden düşük olma durumu acı eşiğinin de düşmesine neden olur. Yüksek serotonin seviyeleri ise duyusal uyaranların şiddetini azaltmaya yardımcı olarak acının şiddetinin azaltılmasına katkıda bulunur.

Kardiyovasküler Sağlık

Vazoaktif bir amin olan serotonin aynı zamanda kalp kasını (ve dolayısıyla kalp ritmini) da etkiler ve trombosit agregasyonunu tetikler. İki durum da, kardiyovasküler sistemin düzgün bir şekilde işlevlerini yerine getirmesini sağlayan ve bu açıdan gerekli olan düzenlemelerin yapılmasına katkıda bulunan faktörlerdir. Serotonin seviyelerinden etkilenen bir diğer sistem ise limbik sistemdir. Nörotransmiter madde gonadotropin salınımını kısıtlayarak cinsel tepkide bir azalmaya neden olur.

Mevcut bilgiler ışığında, serotoninin vücutta birçok düzenleyici mekanizmayı etkilediğini söyleyebiliriz. İştah ve kilo kontrolüne yardımcı olmanın yanı sıra bu madde konsantrasyonun ve modun gelişmesini sağlarken aynı zamanda anksiyete, rahatsızlık ve depresyon gibi hislerin azalmasına katkıda bulunur. 5-HTP kullanımı sonucu organizma daha fazla serotonin üretebilir ve bu sayede bu nörotransmiterin vücuttaki seviyeleri normal hale dönebilir. Düşük serotonin seviyeleri, baş ağrıları, migrenler, uyku yitimi ve fazla vücut kiloları gibi birçok sağlık sorununa yol açmaktadır. Daha ciddi durumlarda, serotonin miktarının düşük olması, dikkat dağınıklığı, agresif davranışlar, anksiyete, sinirlilik hali ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir.

Triptofan’ın Temel Faydaları

  • Serotonin üretimini tetikler
  • Vücudun dinlenmesine ve gevşemesine katkıda bulunur
  • Uyku döngüsünün düzenlenmesine katkıda bulunur
  • Daha derin ve sağlıklı bir uykuya olanak sağlar
  • Modun ve genel halin iyiye gitmesini sağlar
  • Bilişsel yetenekleri ve konsantrasyonu geliştirir
  • Dürtüsel yemeye olan yatkınlığı en aza indirir
  • İştahın ve vücut kilosunun kontrolüne yardımcı olur

Triptofan’ın Yan Etkileri

  • Bu tamamlayıcı maddenin hamilelik ve emzirme dönemlerinde kullanımının güvenli olup olmadığı ile ilgili yeterli bilgi yoktur. Önlem olarak bu durumlarda kullanılması önerilmez.
  • Duyarlı kişilerde sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklar (mide bulantısı, kusma, iştah kaybı), nefes almada zorluk, göz bebeklerinde büyüme, görmede rahatsızlık, koordinasyon kaybı ve düzensiz kalp ritmi gibi problemler görülebilir.
  • Bu tamamlayıcı maddenin down sendromlu hastalar ve kanser veya kardiyovasküler bir rahatsızlığı olan kişilerde kullanılması önerilmez. Belirli tedavilerle çakışarak semptomları daha kötüye götürebilirken aynı zamanda istenmeyen yan etkilere sebep olabilir.
  • Antidepresanlar ile birlikte kullanmayınız. Bu serotonin seviyelerinde çok hızlı bir artışa sebep olabilir ve sonucunda kalp problemleri, şiddetli çarpıntı, titreme ve anksiyete gibi ciddi yan etkiler ortaya çıkar.

Triptofan Eksikliği

Eksikliği bebeklerde ve çocuklarda kilo kaybına yol açabilir. Bu amino asidi düşük miktarda içeren besinler tüketmek B3 vitamini eksikliğine neden olabilir ve bu vitaminin eksikliği de pellegraya yol açabilir. Pellagra, triptofanın B3 vitaminine dönüşümünde bir kusurun neden olduğu sindirim sisteminde rahatsızlıklar, eritem, sinir sisteminde sorunlar ya da ruhsal bozukluklar ile karakterize metabolik bir hastalıktır. Bu durum malnütrisyon, alkolizm veya diğer beslenme bozukluklarından da kaynaklanabilir. Triptofan içermeyen bir diyet aynı zamanda depresyon, tahriş, anksiyete ve düşük konsantrasyon seviyelerine yol açar ve düşük serotonin seviyelerine neden olur.


Uykusuzluğa ve Depresyona Karşı Triptofan

Serotonin ruhsal durum düzenlemesi ve uyku için temel gereksinimdir ve aynı zamanda sinir uyarılarını beyinden aktarır. Uygun miktarda serotononin olmaksızın bir kişinin maruz kalacağı depresyon ve uykusuzluk şikâyetleri artacaktır. Dolayısıyla vücudunuza triptofan içeren besinler sağlamak ruhsal sağlık açısından önemlidir.


Triptofan Düzeyleri Nasıl Artırılır?

Vücut tarafından üretilemediğinden dışardan temin edilmesi gerekmektedir. Takviyelerin yanı sıra besinler yoluyla da alınabilir. Sadece daha fazla yüksek düzeyde triptofan içeren besinler yiyerek artırmak kolay değildir. Triptofan beyine erişmek için tirosin, metionin, histidin ve lösin gibi diğer amino asitler ile sürekli mücadele eder ve yüksek proteinli diyet ile beslenmek bu amino asitlerin kandaki düzeylerini artırır ve triptofanda fiilen bir düşüş ile sonuçlanır.

Pasta ve hamur işlerinden oluşan yüksek karbonhidrat diyeti ile beslenmek vücudunuzda triptofan düzeyini artırmanıza yardımcı olabilir. Yüksek karbonhidrat içeren besinler vücudun ilave ensülin salınmasına sebep olur bu da rekabet eden amino asitleri yok eder. Bu beynin daha fazla triptofan emilimine imkân verir. Bu prosedür kısa vadede işe yarayabilir fakat yüksek düzeyde karbonhidrat, düşük protein diyetine devam edilmesi sağlık uzmanlarınca tavsiye edilmez zira vücudun yaşayabilmek için proteine ihtiyacı vardır.

Bu açmazlardan kaçınmak için birkaç önlem alınabilir:

  • Takviye kullanmak: takviyeleri FDA tarafından yasaklanmamış olsa da birçok eyalet bu takviyeyi FDA tarafından neden olunan karışıklık sebebiyle yasaklamış bulunmaktadır. Günümüzde,  takviyeler satılmakta veya 5-HTP alternatif olarak kullanılmaktadır.
  • Yüksek triptofan içeren besinleri aç karnına tüketiniz, zira bu emilime yardımcı olur.
  • Yüksek triptofan içeren besinleri tek başına veya başka proteinler veya amino asitler olmaksızın kullanınız.

Bu üç adımı izlemek beyinde triptofan emilime yardımcı olacaktır ancak bütün takviyelerde olduğu gibi, maksimum sonuçlara erişmek için sağlıklı bir diyet sürdürülmelidir.


Triptofan’ın İlaçlarla Etkileşimi

Depresyon için ilaçlar (antidepresan ilaçlar)

Etkileşim Değerlendirme: Büyük etkileşimi vardır. Birlikte kullanmayın.
L-triptofan, serotonin denilen bir beyin kimyasalının miktarını arttırır. Bazı depresyon ilaçları da bir beyin kimyasalı olan serotonini artırır. Depresyon için bu ilaçlar ile birlikte L-triptofan alınması kalp problemleri, titreme ve anksiyete gibi ciddi yan etkilere neden olabilir. Depresyon için ilaç alıyorsanız L-triptofan almayın.

Bazı depresyon ilaçları fluoksetin (Prozac), paroksetin (Paxil), sertralin (Zoloft), amitriptilin (Elavil), klomipramin (Anafranil), imipramin (Tofranil) ve diğerleri sayılabilir.

Depresyon için kullanılan ilaçlar (MAO)

Etkileşim Değerlendirme: Büyük etkileşimi vardır. Birlikte kullanmayın. L-triptofan, beyinde bir kimyasalı arttırır. Bu kimyasala serotonin denir. Depresyon için kullanılan bazı ilaçlarda da serotonin bulunmaktadır. Depresyon için kullanılan bu ilaçlar ile L-triptofan alınması serotonin miktarının çok artmasına neden olabilir. Bu da kalp problemleri, titreme ve anksiyete gibi ciddi yan etkilere neden olabilir.
Depresyon için kullanılan bu ilaçların bazıları phenelzine (Nardil), tranilsipromin (Parnate) ve diğerleri sayılabilir.

Sedatif ilaçlar (MSS depresanları)

Etkileşim Değerlendirme: Büyük etkileşimi vardır. Birlikte kullanmayın.

L-triptofan, uyku hali ve uyuşukluğa neden olabilir. Benzer etkiye sahip bu iki ilacın alınması aşırı uyku haline neden olabilir.
Bazı yatıştırıcı ilaçlar, klonazepam (Klonopin), lorazepam (Ativan), fenobarbital (Donnatal), Zolpidem (Ambien) ve diğerleri sayılabilir.

Dekstrometorfan (Robitussin DM, ve diğerleri)

Etkileşim Değerlendirme: Orta derecede etkileşimi olabilir. Bu nedenle dikkatli olun ve doktorunuzla konuşun.
L-triptofan, serotonin denilen bir beyin kimyasalını etkiler. Dekstrometorfan (Robitussin DM, diğerleri) ilacı da serotonini etkileyebilir. Dekstrometorfan (Robitussin DM, diğerleri) ile birlikte L-triptofan, beyinde çok fazla serotonine yol açar. Bu da kalp problemleri, titreme ve anksiyete meydana getirebilir. Birlikte kullanmayın.

Meperidin (Demerol)

Etkileşim Değerlendirme: Orta derecede etkileşimi olabilir. Bu nedenle dikkatli olun ve doktorunuzla konuşun.
L-triptofan, beyinde serotonin denilen bir kimyasalı arttırır. Meperidin (Demerol) ayrıca beyindeki serotonini artırabilir. Meperidin (Demerol) ile birlikte L-triptofan alınması beyindeki serotonin çok fazla artmasına ve kalp sorunları da dahil olmak üzere titreme ve anksiyete ciddi yan etkilere neden olabilir.

Pentazosin (Talwin)

Etkileşim Değerlendirme: Orta derecede etkileşimi olabilir. Bu nedenle dikkatli olun ve doktorunuzla konuşun.
L-triptofan, serotonin denilen bir beyin kimyasalını arttırır. Pentazosin (Talwin) deaynı zamanda serotonin artar. Birlikte alınması kalp problemleri, titreme ve anksiyete gibi ciddi yan etkilere neden olabilir. L-triptofan ile pentazosin (Talwin) birlikte almayın.

Fenotiyazinler

Etkileşim Değerlendirme: Orta derecede etkileşimi olabilir. Bu nedenle dikkatli olun ve doktorunuzla konuşun.
L-triptofan ile fenotiyazinlerin beraber alınması hareket bozuklukları da dahil olmak üzere ciddi yan etkilere neden olabilir.
Bazı fenotiazinler klorpromazin (Thorazine’le), flufenazin (Prolixin), trifluoperazin (Stelazine), tiyoridazin (Mellaril) ve diğerleridir.

Sedatif ilaçlar (Benzodiazepinler)

Etkileşim Değerlendirme: Orta derecede etkileşimi olabilir. Bu nedenle dikkatli olun ve doktorunuzla konuşun.
Sedatif ilaçlar sinir sistemini etkileyebilir. Ayrıca sinir sistemini etkileyebilir. Sedatif ilaçlar ile birlikte L-triptofan alınması ciddi yan etkilere neden olabilir. Alıyorsanız sedatif ilaçlar almayın.

Bu sedatif ilaçlar Bazı klonazepam (Klonopin), diazepam (Valium), lorazepam (Ativan) ve diğerleri sayılabilir.

Tramadol (Ultram)

Etkileşim Değerlendirme: Orta derecede etkileşimi olabilir. Bu nedenle dikkatli olun ve doktorunuzla konuşun.
Tramadol (Ultram) beyindeki serotonin denilen bir kimyasalı etkiler. Ayni zamanda serotonin miktarını etkileyebilir. Tramadol (Ultram) ile birlikte L-triptofan alınması beyinde çok fazla serotonin birikimine bağlı olarak kafa karışıklığı da dahil olmak üzere titreme ve sert kaslar gibi ciddi yan etkilere neden olabilir.

L-Triptofan ile ilgili dozaj

Uygun doz L-triptofan kullanıcının yaşına, sağlık ve diğer bazı koşullar gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu zamanda, L-triptofan için uygun bir aralık belirlemek için yeterli bilimsel bilgi yoktur. Doğal ürünler her zaman mutlaka güvenli ve dozlarda faydalı olabilir, aklınızda bulundurun. Ürün etiketleri ile ilgili yönergeleri izleyin, kullanmadan önce eczacı veya doktorunuza danışınız.

Konuyla ilgili yazılarımız

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu