BeslenmeKanser

Dr. Budwig Protokolü Nedir? Yirminci Yüzyılın En Önemli Keşiflerinden Biri Mi?

Yirminci yüzyılın en önemli keşiflerinden biri; yağ ve besin konularında Avrupalı otoritelerinin başını çeken Alman biyokimyacı Dr. Johanna Budwig tarafından yapılmıştı.

Budwig Protokolü Nedir?

Dr Budwig

Doğal Bilimler üzerine doktora yapmış, tıp eğitimi almış, fizik, farmakoloji, kimya, botanik ve biyoloji dallarında eğitim almıştı.

Dr. Budwig tarafından geliştirilen anti-kanser diyeti, hücrelerin işleyişi normal durumuna geri çevirmek üzere tasarlanmıştı. Zarar veren besinleri eliyor, yerine,besin değeri yüksek, hayat veren doğal gıdaları ve omega 3 yağ asitlerini koyuyordu.

Budwig Protokol Nasıl Hazırlanır?

Budwig Diyetinin temel taşı, quark diye adlandırılan peynir ve keten tohumu yağı ve düşük kalorili organik lor peyniri kombinasyonuydu.

  • 1 yemek kaşığı keten tohumu yağı
  • 2 yemek kaşığı ya da daha fazla düşük kalorili, organik lor peyniri ile karıştırarak hazırlanıyor.

Budwig Protokolunun nasıl hazırlandığını öğrenmek için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=RqP-0b2ilq4

Dr. Budwig’in Görüşleri

Budwig Protokol

Tümörlerin oluşumu, genellikle şu yolla oluyor;

Büyüme sürecine ev sahipliği yapan deri, membranlar, ve glandular (beze) organlar gibi vücut bölgelerinde, mesela karaciğer, pankreas ya da mide ve bağırsaktaki bezlerde büyüme süreci vardır ve hareketsizdir.

Çünkü, depolarite (çift-kutupluluk) yoktur, elektronu olmayan yüksek derecede doğmamış yağ yüzünden, büyüme seyri bozulur – yüzeydeki – aktif yağlar yoktur; hücrelerin olgunlaşma  ve değişme süreci öncesinde madde etkisiz hale gelir ki, bu da tümör oluşumu ile sonuçlanır.


Keten Tohumu ve Lor Peyniri

Budwig Protokol

Keten tohumu yağı (soğuk sıkım ve işlenmemiş) ve düşük kalorili lor peyniri; Budwig’in kanser diyetinin dayanak noktalarıydı.

Budwig, kanser hastalarında omega-3 yağ asidi ve fosfatid, lipoprotein gibi diğer gerekli besin düzeylerinin çok düşük olduğunu farketmişti.

1951 yılında, bu bilgilerin ışığında, keten tohumu yağı ve lor peyniri odaklı diyeti hazırladı. Budwig’e göre, bu iki besini kombine etmek, yağ içindeki lipit ve fosfatidin suda çözünür ve vücut tarafından kullanılabilir hale gelmesini sağlıyordu.

İki doymamış yağ asidinin 3 yüksek enerji çift bağı vardır. (pi elektronları) Bu yağ asitleri, hücre zarına etki ederler; oksijen geçişi ve asimilasyonu etkilediğine inanılır. Budwig’in kuramı, omega 3 ve 6 yağ asitlerinin hasarlı hücre duvarlarını onardığı ve kanser hücrelerinin kimyasal iletişimine etki ederek onları normale dönme noktasına getirmesi üzerineydi.

Oksijen kanseri öldürüyor

Keten tohumu yağı

Araştırma çalışmaları boyunca Dr. Budwig; kanser hastalarının kanının – özellikle hastalığı ileri safhalarında olanların – oksijen hemoglobin taşıyan demir eksikliği yüzünden, kırmızıdan çok yeşil-sarı bir renkte olduğunu gördü. Nobel ödülü sahibi Otto Warburg, 1931 yılında, ödülünü; kanseri önlemede, oksijenin önemini gösterdiği için almıştı. Oksijenin sadece kanser hücrelerinin düşmanı değil, ayrıca onları öldürüyor olduğunu ortaya koymuştu.

Dr. Budwig’ göre, ileri dönem kanser hastalarının kanı, oksijen taşıyan normal, sağlıklı kırmızı hemoglobin yerine, yeşilimsi sarı rengindedir. Dr. Budwig; yaklaşık ortalama 3 ay boyunca keten tohumu yağı tüketmenin, kanser tümörlerini dereceli olarak gerilettiğini ve kandaki fosfatlid ve lipoprotein düzeylerinin eşzamanlı yükselişi ile, yeşilimsi sarı rengin yerini sağlıklı kırmızı kan hücrelerine bıraktığını bulmuştur.

1930’lu yıllarda, Dr. Warburg, kanser hücreleri içindeki fermantasyon sürecini durdurarak, kanser büyüme mekanizmasına son verme teşebbüsünde bulunmuştu.  Kanser hücrelerine oksijen transferini yükseltmek için doymuş yağ olan butirik asit üzerinde denemeler yapıyordu, ama laboratuar günlüğünde de yazdığı gibi; “solunum uyarılmasının istenen ve beklenen etkisi”ne ulaşmakta başarısız olmuştu.

Pi elektron kabuğu

Kuantum mekaniği ile ilgili daha geniş bir anlayışa sahip olan Dr. Budwig, butirik asit gibi doymuş yağlarda, oksijen transportunda gerekli yüksek enerji sağlayıcısı olan “pi elektron kabuğu”nun eksik olduğunu keşfetti.

Elektronlar, enerji düzeylerini; fotonları absorbe ederek yükseltiyorlar, ve  yine enerjiyi transfer etmek için, foton salıyorlardı. Doymuş yağların, Pi elektronlarını elde etmek için esas olduğunu; linolenik ve linoleik doymamış yağ asidi bileşeni ile keten tohumu yağının yüksek enerjili pi elektronlarının zengin bir kaynağı olduğunu keşfetti.

Molekülün, atomlar arasındaki 3 pi elektron çift bağından oluşan iki doymamış yağ asidi bileşiği ile keten tohumu yağının moleküler yapısı, muazzam miktarlarda enerji transferi yeteneğine sahiptir. Bu elektron yapı, aynı zamanda karoten, safran gibi bitkilerde de bulunur.

Yalnız, keten tohumu yağını ısıtma süreci bu enerji transferini engellediğinden, kesinlikle soğuk pres, işlenmemiş yağ kullanmak gerekir. (Bu durum, daha sonra Dr. Budwig ile Almanya’daki ticari pişirme yağı endüstrisi arasında sorunlara yol açmıştır.)


Kanı canlandırmak için; Budwig Protokolu

Buwig Protokol Nasıl Yapılır

Budwig Protokolüne göre; kanı yeniden canlandırmak için organik keten tohumu yağı düşük kalorili lor peyniri ile kombine edilerek kullanılır. Bu nedenle bölge değişiklik gösterdiğinden kanser de gelişemez.

Keten tohumu yağındaki iki yağ asidinde bulunan yüksek enerjili pi elektronlarının varlığı, vücuttaki hücresel atığın oksidasyon ve detoksifikasyonu için normal metabolik gerekliliği arttıran oksijenin transport ve emilim kapasitesi yükseltir.

linolenik ve linoleik yağ asitleri

Bu doymamış yağ asitleri aynı zamanda, iç ve dış hücresel ozmotik potansiyeller ve mineral dengelerini geliştirerek vücuttaki tüm hücrelerin lipit membranlarını tamir eder  ve yeniler. Bu iki yağ asidi linolenik ve linoleik asit, keten tohumu yağında muazzam konsantrasyonlarda bulunur.

Vücudun yaralanmalar ve hastalıklara karşı olan enflamatuar tepkisinde büyük rol oynayan prostaglandinlerin üretimi, beynin enzim aktivitesi, kan pıhtılaşması mekanizması, kan akışı ve tansiyon, arterlerin iç duvar hasarı onarımı, kandaki plak formasyonunu minimize eden trombosit ve pıhtı birikimi önlenmesi de dahil olmak üzere, beden fonksiyonları için büyük önem arzeden içeriklerdir.

Dr. Budwig’in çalışmalarının bir başka önemli yönü, onun insan vücudu ile güneş arasındaki bağlantı ile ilgili bilgi sahibi olmasıydı. Dr. Budwig; vücudun, sağlıklı yağlar ve proteinlerle beslendiğinde pi elektronları; güneş enerjisi için bir rezonans sistemi olarak görev yapıyor olduğunu ifade etmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu