Sağlık

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu Hangi Gıda Takviyelerini Öneriyor?

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu: Vücut kendini tamirde zorlanır, gücünü kazanması için ilave bazı gıda takviyeleri gereklidir. 50 ve 60 yaş arası, bedenimizde yıkım süreçleri hızlanır. Peki hangi takviyeleri ne kadar kullanmalı? Kendimden örnek vererek açıklıyorum

Yaşlanma yolculuğu; biraz yorgunluk, biraz uykusuzluk, biraz ağrı çekmektir. Ama her yolculuk gibi onu da bir ‘keyif yolculuğu’ haline getirmek mümkün. Bunun yolu öncelikle bedeni ve ruhu takviye etmek, bu ikiliye güç, destek vermekten geçer.

Yaşı elliyi geçen herkes gibi bedeni takviye etmenin işe yaradığına ben de inanıyorum. Takviyelerden ben de faydalanıyorum ama sağlığımı sadece bu haplara emanet etmek gibi bir yanlışın içine de girmiyorum. Koruyucu sağlık önlemlerini elimden geldiğince uygulamaya çalışıyorum.

Takviye programlarımı biyolojik süreçlere uygun biçimde seçiyorum. Yaşamın üç büyük dönemi var. Büyüyüp geliştiğimiz ‘çocukluk ve gençlik’, sağlığımızı optimumda tuttuğumuz ‘orta yaşlar’ ve sonra da yıkımın ön planda olduğu ‘yaşlılık’  evresi. Bu üç dönemin hepsinde takviyelere ihtiyacınız olabiliyor. Örneğin ömrünüzün ilk 20 yılı içinde orta yaşlara oranla daha fazla kalsiyum, daha çok protein ihtiyacımız var. Bedeniniz A, D vitaminine de bu yıllarda orta yaşlardan daha fazla ihtiyaç duyuyor.

HER DÖNEM FARKLIDIR

Orta yaşlarda da takviyelere ihtiyacımız olabiliyor ama ciddi bir ihtiyaç söz konusu değil. Bu yaşlar daha çok bedenin gençlik yıllarında kazandıklarını korumakla geçirdiği yıllar. Ne aşırı bir ‘yapım’, ne de hızlanmış bir ‘yıkım’ söz konusu. İkisi makul bir denge içinde sürüp gidiyor. Eğer sağlıklı yaşayabilir, ‘doğru beslenme/sürekli fiziksel aktivite/iyi ve kaliteli bir uyku/azaltılmış stres düzeyi’ dörtlüsünü dengede tutabilirseniz bu yaşlarda herhangi bir takviye almanız, bazı özel durumlar dışında pek gerekmez.

Yaşlılık dönemine geldiğinizde ise değişiyor. Değişiyor çünkü, bu dönemde orta yaşlılık evresinin sonlarına doğru -50-60 yaş arası- yıkım süreçleri hızlanmaya, vücut kendini tamirde zorlanmaya, ilave bazı takviyelere ihtiyaç duymaya başlıyor. Sadece yiyip içtikleriniz, orta yaş rutini içinde uymaya çalıştığınız iyi yaşam alışkanlıkları metabolik ve hormonal yapılanmanızı optimumda tutmaya yetmemeye başlıyor.

Zaten bu nedenle yaşınız elliyi geçti mi tıpkı çocukluk ve gençlik döneminde olduğu gibi bazı takviyelere ihtiyaç duymaya başlıyorsunuz. Bunların bir kısmını kürler halinde arada kullanmanız, bir kısmından da yılın belirli dönemlerinde belirli amaçlar için faydalanmanız gerekiyor.
Eğer bazı sağlık sorunlarınız varsa kullanacağınız takviyelerin hangileri olacağını bunlar da etkiler. Örneğin kemik yoğunluğunuz düşükse kalsiyum takviyeleri öne çıkıyor. Bağışıklık sisteminiz zayıf ise bağışıklık güçlendiricilere daha çok ihtiyaç duyabiliyorsunuz.


Düzenli olarak kullandığım takviyeler:


1- OMEGA 3 KAPSÜLLERİ
Balık yemediğim günlerde 800-1200 mg civarında omega-3 takviyesi yutuyorum. Dikkat ettiğim nokta ‘balık yağı’ değil de saf, güvenli bir omega-3 takviyesi kullanmak. Genelde 500 mg civarında EPA, 300 mg civarında DHA içeren soğuk presleme yöntemiyle üretilen, ‘Krill oil’ kaynaklı olanları tercih ediyorum. Bunların özel bir kullanma zamanı yok ama prensip olarak kapsülleri sabahları kahvaltıdan sonra yutuyorum. Eğer bir gün önce balık yemişsem ertesi sabahı pas geçiyorum. Eczanelerde satılan ürünlerin daha güvenli olduğuna inandığım için omega-3 takviyelerimi mutlaka eczanelerden alıyor, güvenilir firmaların ürünlerini kullanıyorum. İlk olarak biraz da A ve D vitaminleri kazanayım diye ‘balık ciğer yağı’ ya da doğrudan balık yağı kullanmayı gerekli bulmuyorum. Zaman zaman kullanmaya ara verdiğim de oluyor. A vitamini takviyelerini hiç kullanmadım, size de önermem. E vitaminini ise yıllar önce terk ettim…

2-D VİTAMİNİ
Prensip olarak günde ortalama 1000 ünite civarında D vitamini kullanmaya özen gösteriyorum. Kış aylarında özellikle güneşin uzun süre ortalarda görülmediği dönemlerde günlük miktarı 2000 üniteye kadar yükselttiğim de oluyor. D vitamini takviyelerini de sabah kahvaltıdan sonra yutuyorum.

3- KOENZİM
Günde ortalama 100 mg civarında (Koenzim Q10) CoQ10’i de neredeyse 10 yıldır kısa ara verme dönemleri dışında hemen hemen devamlı olarak kullanıyorum. Koenzim kapsüllerini sabah kahvaltısında kahvaltıyı takiben yutuyorum, yutmadan önce emilimini arttırmak amacıyla birkaç damla zeytinyağıyla temas ettirmeyi de ihmal etmiyorum.

SEVİYELERİNİZİ DÜZENLİ ÖLÇTÜRÜN

Düzenli olarak kullandığım başka bir takviye yok. Multivitamin haplarını kullanmıyorum. Ara ara kür yapıyorum; bu yıl 2 kez 2 ay süreyle omega-5 ve omega-7 kürleri de yaptım. Belirli aralıklarla kanımdaki B6, biotin, folik asit, B12 ve D vitaminleri ile CoQ10, omega-3 seviyelerimi ölçtürüyor, multivitamin takviyelerine ihtiyacım olup olmadığına bu ölçümlere göre karar veriyorum. Ölçümler şimdiye kadar bana hep doğru yol gösterdi.

HUZUR KAPSÜLLERİ HERKESE LAZIM

Yaşlılık sürecinin yarattığı yıkımlar sadece bedensel olmuyor, buna ruhsal yıkım da eşlik ediyor. Ruhsal yıkımı azaltmanın yolu ise sadece ve sadece huzur kapsüllerini her gün muntazam olarak yutmaktan geçiyor! Huzur hepimize her zaman lazım. Ona en çok da yaşlılıkta ihtiyaç duyuluyor.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/doktorun-takviye-tavsiyeleri-22831946

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu